Tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi

 

لَعَمْرُكَ اِنَّهُمْ لَف۪ي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿٧٢

 

72- Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.

 

فَاَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِق۪ينَۙ ﴿٧٣

 

73- Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi.

 

فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ سِجّ۪يلٍۜ ﴿٧٤

 

74- Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.

 

Evet ey peygamberim, senin hayatına, senin ömrüne andolsun ki onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı da tanyeri ağarırken bir çığlık bir sayha onları yakalayıverdi. Rabbimiz peygamberi Muhammed (a.s) in hayatına, ömrüne yemin ederek helâki anlatıyor. Onlar böyle bir sarhoşluk içinde ne yaptıklarını, ne ettiklerini bilmez bir vaziyette peygamberlerinin evine gelmiş o erkeklere sahip olamamanın çılgınlığı içinde, rezil kepaze bir halet-i ruhîye içindelerken sabaha doğru bir çığlık onları yakalayıverdi.

Ülkelerinin, şehirlerinin altını üstüne getiriverdik. Ve onların üzerlerine de  çamurdan taşlaştırılmış sert taşları yağdırıverdik. Böyle bir helâk yasasının mahkumu oldukları için o kavme kitabımızın bir başka sûresinde “Mu’tefikat” ismi verilmiştir. Yâni altı üstüne getirilmiş bir toplum. Rabbimizin melekleri bu toplumu kaldırıp yere çaldıktan sonra üzerlerine yağmur göndermiş, yağmurun arasında taş yağdırmış ve her biri beş bin kişiden ibaret olan iki şehrin altını üstüne getirivermişlerdir. Evet böyle rezil bir toplumun hayatı da böylece bitiyordu.

BASAİRUL KUR’AN

Lût kavminin yaşadığı yerler depreme ya da yanardağ patlamasına benzer bir olayla yerin dibine geçirilmişlerdir. Bilindiği gibi bu patlamalar sonucu, yer çökmesi, kızgın çamura bulaşmış taşların etrafa saçılması ve şehirlerin top yekûn yeryüzünden silinmesi gibi olaylar meydana gelir. Bugünkü Lût gölünün 0 olaydan sonra Sadom ve Gomore şehirlerinin yerin dibine geçirilmesi ve bunların yerine suyun dolması sonucu oluştuğu söylenmektedir. Ne var ki biz, onların başına gelen olayı her zaman için meydana gelen depremler ve yanardağ patlamaları ile açıklamak istemiyoruz. Çünkü Fi Zilâl-il Kur’an’da sıkı sıkıya sarıldığımız imani yöntem, bizi böyle bir açıklamaya kalkışmaktan uzak tutmaktadır.

Biz kesinlikle biliyoruz ki, evrende meydana gelen tüm doğal olaylar, yüce Allah’ın evrene yerleştirdiği yasalar sistemi uyarınca meydana gelmektedirler. Ne var ki, evrende meydana gelen her mucize, her olay, bir kaçınılmazlık sonucu meydana gelmez. Her olay kendisine özgü bir kader uyarınca meydana gelir. Bu durum yüce Allah’ın evrene yerleştirdiği yasaların değişmezliği ile onun iradesinin her olaya özel bir kader belirlemesi arasında bir çelişkiye neden oluşturmaz. Yine biz, kesinlikle biliyoruz ki, yüce Allah, belli bir amaç uğruna, belli durumlarda, belli olaylar için özel kaderler belirler. Bu yüzden Lût kavminin soyunu kurutan olayın bildiğimiz bir deprem olması, bir yanardağ patlaması olması zorunlu değildir. Yüce Allah, dilediği bir şey uyarınca dilediği bir şeyin gerçekleşmesi için, dilediği bir zamanda, dilediği bir olayı başlarına getirmeyi öngörmüştür. İşte biz bütün peygamberlerin mucizelerini bu imani yöntemle açıklıyoruz.

FİZİLALİL KUR’AN

Başa dön tuşu