Hiç şüphesiz son saat yaklaşarak gelmektedir

 

وَمَا خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَٓا اِلَّا بِالْحَقِّۜ وَاِنَّ السَّاعَةَ لَاٰتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَم۪يلَ ﴿٨٥﴾

85- Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakileri hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran.

اِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ ﴿٨٦﴾

86- Şüphesiz ki yaratan ve bilen ancak rabbindir.

Burada, Peygamber (s.a), şöyle denilmek isteniyor: “Ey peygamber, batılın bugünkü kazandığı zafere üzülme, çünkü bu geçicidir. Aynı şekilde hak yoldaki engeller, zorluklar ve sorunlar da sürekli değildir. Cesur ol ve Hakka güven, batıla karşı zafer kazanacaksın, çünkü tüm evren sistem olarak hakka yatkın, batıla düşmandır. Bu nedenle hak kalıcı, batıl yok olucudur.

Bu varlık alemi boşuna yaratılmamıştır, başıboş değildir. Bu varlığın yaratılış planında hileye, sahtekârlığa, batıla yer yoktur. Batıl gerçek üstüne çöreklenmiş yabancı bir unsurdur, yaratılış planında yeralan unsurlardan biri değildir.

Şu halde kalbinde kin ve öfkeye yer verme. Çünkü gerçek kesinlikle gerçekleşecektir:

“Her şeyi yaratan ve her şeyi bilen Rabbindir.”

Yaratan O’dur, neyi ve kimi yarattığını bilir. Yaratma olayı bütünüyle onun eseridir. Bu yüzden yaratılışın özünde gerçeğin yeralması kaçınılmazdır. Ayrıca her şeyin başlangıcı ve dayanağı olan gerçeğe varmalıdır her şey. Varlıklar aleminde gerçeğin dışındaki her şey batıldır, sahtedir, yabancıdır ve çekip gitmeye mahkûmdur. Varlıklar aleminin özünde sağlam bir şekilde yereden büyük ve evrensel gerçeğin dışında hiçbir şey kalmayacaktır.

 FİZİLALİL KUR’AN

Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak olarak yarattık.
Ve bir gün mutlaka kıyâmet gelecektir. Yâni dünyada, semavat ve arzda şu anda kurduğu düzeni yarın yok edip yepyeni bir düzen kuracak olan da Allah’tır. Ve işte bunların hepsini bilen, hepsine güç yetiren Allah’tır. 

Ayet-i Kerimenin birinci bölümünde, göklerin, yerin ve bu ikisinin arasındaki varlıkların boşuna yaratılmadığı, ilahi bir hikmetin gereği olarak yaratıldığı beyan ediliyor.

Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle Duyuruluyor: “Biz, göğü, yeri ve aralanndakileri boşuna yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. O ateş sebebiyle vay o kâfirlerin haline. 

Taberi de âyetin bu bölümünü şöyle izah etmektedir. “Biz, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında bulunan varlıkları, zulümle değil adaletle ve insafla yarattık. Bu itibarla bu Surede kıssaları anlatılan ümmetlerden herhangi birine zulmedilmemiştir. Bunların dünyada iken helak edilmeleri, hak ettikleri cezadan dolayıdır. Zira göklerde, yerde ve onların aralarında bulunan varlıklarda ilahi adalet dışında herhangi bir şey tecelli etmez.”

Ayet-i Kerimenin ikinci bölümünde ise, Allah teala, Hz.Muhammed (s.a.v.)e kıyametin mutlaka kopacağı haberini bildiriyor. Böylece onu yalanlayanlann kıyamet günüde hesap vereceklerini bildirerek kendisini teselli ediyor.

Ayetin son bölümünde ise, Resulullahın hoş görülü olması emrediliyor.

  TABERİ TEFSİRİ

Başa dön tuşu