“Allah sizi annelerinizin karnından siz hiçbir şey bilmez halde iken çıkardı”

 

وَاللّٰهُ اَخْرَجَكُمْ مِنْ بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْ لَا تَعْلَمُونَ شَيْـًٔاۙ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَۙ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٧٨﴾

78- “Allah sizi annelerinizin karnından siz hiçbir şey bilmez halde iken çıkardı. Size, şükredesiniz diye kulaklar, gözler ve gönüller verdi…”

Bilgiden mahrum, ne kendinizi, ne babanızı annenizi, ne çevrenizi bilmez, tanımaz bir acziyet içinde Rabbiniz sizi analarınızın karnından çıkardı. Belki Rabbinize kul olursunuz, belki verenin yolunda kullanırsınız diye Rabbiniz size gözler, kulaklar ve kalpler verdi. Umulur ki akılarınızı başlarınıza alırsınız da sizi tüm bu nîmetlerle donatan Rabbinize kulluğa yönelesiniz diye.

Allah için şöyle alışık olduğumuz şu hayatımızdan biraz uzaklaşıp Rabbimizin âyetlerine bir dönelim. Kendi hayatımızdan, kendi kendimize oluşturduğumuz dünyamızdan şöyle birazcık sıyrılıp şu kitabı elimize alalım ve dikkatlice, anlamak, kavramak üzere bir okuyalım.

İşte Rabbimiz bu âyetinde belki şükredersiniz diye, belki kulluğa yönelirsiniz diye tüm bu nîmetleri size verdik buyuruyor. Tabii ancak kitapla beraber olduğumuz zaman  anlayabileceğimiz âyetlerdir bunlar. Eğer şu kitapla beraber değilsek üzerimizde milyonlarca kuşlar da uçuşsa, çevremizde binlerce koyun, deve, arı gezişse de bizim için hiç bir mânâ ifade etmeyecektir. İşte bunun içindir ki Rabbimiz ısrarla bizi bu kitapla beraber olmaya çağırmaktadır.

     BASAİRUL KUR’AN

Anne rahminde bir yavrunun geçirdiği evreleri insanlar görebilirler. Fakat onlar bu evrelerin nasıl tamamlandığını bilemezler. Zira bunun sırrı,gizli olan hayat sırrının aynısıdır. İnsanoğlunun sahip olduğunu iddia ettiği, kendisiyle övündüğü, kıyametin ve gaybın ne olduğunu kendisiyle öğrenmeye çalıştığı bilim ise, sonradan elde edilmiş bir bilimdir:

“Allah sizi, hiçbir şey bilmez halde, analarınızın karınlarından çıkardı.”

Her bilgin ve her araştırıcı uzmanın doğuşu, annesinin karnından hiçbir şey bilmez iken çıkışı, çok yakından bilinen bir olgudur! Bu hiçbir şey bilmediği çocukluk döneminden sonra, Allah’ın bir bağışı olarak ve insanlar için dilemiş olduğu kaderi gereği etrafını kuşatan bu evreni araştırarak, yaşamını daha rahat sürdürebilmesi için ona, keşfetme ve ilerleme kabiliyetini bağışlamıştır. Bu lütuf hayatın vazgeçilmez unsurudur.

“Size kendisine şükredesiniz diye işitme duyusu, gözler ve kalpler verdi.”

Kur-an’ı Kerim kalp ve gönül kavramlarıyla insanın tüm bilinçli algılama unsurlarını ifade etmek ister. Bu kavram aynı zamanda akıl denilen olguyu da kapsamına alır. Aynı şekilde mahiyeti ve fonksiyonu bilinmeyen gizli ilham güçlerini de içine alır. “size göz, kulak, kalp vermiştir ki şükredesiniz.” Bu nimetin değerini ve bunun dışında bulunan Allah’ın size vermiş olduğu nimetlerin değerini kavradığınızda ona şükredesiniz diye… Şükretmenin başı ise, yegâne ibadet mercii Allah’a inanmaktır.

      FİZİLALİL KUR’AN

Başa dön tuşu