Siyonistler ve milyarderler: Blair’in Gazze yönetiminde kimler var?

Oscar Rickett | Middle East Eye | Tercüme: Mepa News
Bu hafta başında, Gazze’nin eski İngiliz başbakanı Tony Blair yönetiminde nasıl yönetileceğine dair bir taslak plan sızdırıldı.
İngiltere’yi Irak savaşına sokan ve görevden ayrıldıktan sonra hayatını dünyayı dolaşarak para kazanmak ve nüfuz inşa etmekle geçiren Blair’in Gazze’de bir geçiş yönetimine liderlik etmesi düşünülüyor.
Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi (GITA) planı, milyarderler ve iş adamlarından oluşan uluslararası bir kurulun en üstte yer aldığı, yüksek düzeyde denetlenmiş “tarafsız” Filistinli yöneticilerin ise en altta bulunduğu bir hiyerarşiyi ortaya koyuyor.
İsrail, Mısır ve ABD ile yakın iş birliği içinde çalışacak olan yönetim, Haartez’in aktardığı İsrailli kaynaklara göre Beyaz Saray’ın desteğine de sahip.
Taslağa göre GITA, “geçiş dönemi boyunca Gazze için en üst siyasi ve hukuki yetkiye sahip” uluslararası bir kurul tarafından yönetilecek.
Belgede bu kurul için potansiyel aday olarak dört isimden bahsediliyor. Bunların hiçbiri Filistinli değil. Bunlardan biri BM’nin Orta Doğu barış süreci özel koordinatörü Sigrid Kaag.
Diğerleri ise “idari ve mali uzmanlığa sahip önde gelen uluslararası şahsiyetler” olarak anılıyor.
Bunlar Amerika’nın en büyük özel sermaye şirketlerinden birinin sahibi olan milyarder Marc Rowan, telekomünikasyon ve teknoloji sektöründe faaliyet gösteren Mısırlı milyarder Naguib Sawiris ve Abraham Anlaşmaları Barış Enstitüsü’nün CEO’su Aryeh Lightstone.
Bu isimlerden herhangi birine böyle bir rol için başvurulduğuna dair bir işaret yok.
Aryeh Lightstone
Bir iş adamı ve haham olan Lightstone, Gazze’deki tesislerinde 2 binden fazla insanın öldürüldüğü ve binlercesinin yaralandığı ABD ve İsrail destekli yardım dağıtım mekanizması olan Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın (GHF) kurulmasında ve ilerlemesinde büyük rol oynamıştı.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) tarafından “kurumsallaşmış bir açlık ve insanlıktan çıkarma sistemi” ve “planlanmış cinayet” olarak tanımlanan GHF, bu yılın başlarında Gazze’nin ana yardım dağıtıcısı olarak BM’den görevi devraldı.
İsrail’in yerleşimci hareketinin sadık savunucusu David Friedman’ın Başkan Donald Trump’ın ilk döneminde ABD’nin İsrail Büyükelçisi olduğu dönemde kıdemli danışmanı olan Lightstone, şu anda Orta Doğu temsilcisi Steve Witkoff’un yakın bir sırdaşı ve yardımcısı.
Trump’ın damadı Jared Kushner’in övgüyle bahsettiği, Blair planında da yer alan ve Gazze’nin “deniz kıyısındaki mülkünün çok değerli potansiyelinden” sık sık bahseden Ortadoğu hakkındaki bir kitabın yazarı olan Lightstone, kendisini “bu tarihi barış anlaşmalarına adanmış, partizan olmayan, kar amacı gütmeyen bir ABD kuruluşu” olarak tanımlayan Abraham Anlaşmaları Barış Enstitüsü’nün resmi olarak CEO’su.
Lightstone, İsrail’in BAE de dahil olmak üzere bir avuç Arap devletiyle resmi olarak ilişki kurduğu Abraham Anlaşmaları etrafındaki tartışmalara ve bunların uygulanmasına bizzat dahil olmuştu.
Bu yılın başlarında Jewish News Syndicate, ABD’li sağcı bir düşünce kuruluşu olan Heritage Foundation’ın, Kushner tarafından kurulan ve Amerikalı milyarderler tarafından finanse edilen İsrail’i yeniden şekillendirmeye yönelik sağcı bir çaba olan Kohelet Politika Forumu’na bağlı isimler tarafından yönetilen Abraham Anlaşmaları Barış Enstitüsü’nü satın aldığını bildirdi.
BM’yi sert bir şekilde eleştiren Lightstone, Haaretz tarafından elde edilen belgelere göre Beyaz Saray ile iş birliği içinde Gazze’nin “ertesi gün” senaryolarının hazırlanmasına katılmıştı.
Bu belgelere göre İsrail ve Filistin için iki devletli bir çözüm konusu BM ile yapılan görüşmelerde gündeme geldiğinde Lightstone’un “böyle bir adım için zamanlamanın uygun olmadığını ve önceliğin Hamas’ın sahneden çekilmesi gerektiğini” söylediği bildiriliyor.
Lightstone’un Friedman’ın kıdemli danışmanı olduğu 2018 yılında, açıklama formlarında İsrail politikasına dahil olan ya da hükümetle iş yapabilecek kuruluşlarla mali bağları olduğu ortaya çıkmıştı.
Bu gruplardan biri olan ve “Siyonizm’i ve İsrail devletini korumak için çok çalıştığını” söyleyen Im Tirtzu’ya yaklaşık 1 milyon dolar veren, anonim olarak finanse edilen Shining City Community’nin Lightstone’a 50 bin dolar kadar borçluydu.
2016 yılında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu bile Im Tirtzu’yu, yüzlerce İsrailli kültür adamını sözde sol gruplarla bağlantıları nedeniyle “yabancı ajan” olarak yaftalayan bir kampanya yürüttüğü için eleştirdi.
Lightstone bir süre Shining City’nin icra direktörü olarak görev yaptı ve İsrail’e yönelik boykotların “tehlikeleri konusunda eyalet ve federal yetkililer için eğitim geliştirmeye” odaklandığını söyledi.
Naguib Sawiris
10 milyar dolara yakın bir servete sahip olan Sawiris, milyarder bir aileden geliyor. İnşaat patronu babası Onsi, Mısır’ın ilk çok uluslu holdingi haline gelecek olan Orascom’u kurdu.
Şimdi 71 yaşında olan Sawiris, parasının çoğunu telekomünikasyon -Mısır’ın en eski mobil ağ operatörü Mobinil’in kurucularından, şimdiki adıyla Orange Egypt- ve madencilikten kazandı. Lüksemburg merkezli holding şirketi La Mancha aracılığıyla altın endüstrisinde yoğun bir şekilde yer alıyor.
Mısırlı milyarderin Blair ile uzun yıllara dayanan, hatta başbakanlık döneminden bile öncesine dayanan bir ilişkisi var.
Blair, Sawiris’in oğlu Ansi’nin 2020 yılında Giza piramitlerinin eteklerinde gerçekleşen düğününün davetli listesindeydi. 2013 yılında iki adam, Blair’in sağcı İtalyan medya patronu ve eski cumhurbaşkanı Silvio Berlusconi’ye ait bir villada kaldığı yerin yakınlarında birlikte fotoğraflandı.
Diğer görüşmelerin Sawiris’in Saint Tropez’deki lüks yatında, özel uçağında, Kahire’de ve Güney Afrika’da gerçekleştiği bildirildi.
İş adamı, Yunan adası Mikonos’a karşı güçlü bir yakınlık geliştirdi, mülk satın aldı ve en sevdiği Mısırlı müzisyenleri ve aktörleri orada konser vermeleri ve parti yapmaları için uçurdu. 2017 yılında Blair’le birlikte Mikonos’ta Tom Hanks ve İngiliz işadamı Philip Green’in sık sık gittiği lüks bir restoranda fotoğraflandılar.
Sawiris, Afganistan’ın ABD ve İngiltere öncülüğünde işgal edilmesinin ardından bu ülkenin “yeniden inşasında” görev aldı ve o dönemde Blair ile de çalıştı.
Mısırlı yazar ve araştırmacı Nihal El Aasar MEE’ye şöyle söyledi:
“Sawiris daha önce de Blair’e danışmanlık yapmıştı. Asıl uzmanlığı mobil ağlar kurmak, dolayısıyla daha çok altyapı ya da yeniden inşa işleriyle ilgilenecek. Mısır’ın en zengin adamı ama aynı zamanda politikaya da dahil olmayı seviyor. Sürekli Twitter’da [X] ama siyasi olarak Elon Musk kadar kötü değil.”
Aasar, Sawiris’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es Sisi yönetimini eleştirdiğini ve bir “denge” imajı yansıtmayı sevdiğini de sözlerine ekledi.
El Aasar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak yine de Mısır’daki sorunun ordunun ekonomiye fazla karışması ve serbest piyasanın hüküm sürmesine izin vermemesi olduğunu düşünüyor. O bir serbest piyasa yanlısı.”
BAE’nin Mısır’daki büyük yatırımı ve katılımı göz önüne alındığında, parasını ülke dışında tutan Sawiris, Blair’in Gazze için Dubai modelinde bir serbest sermaye bölgesi vizyonunu paylaşan BAE ile yakın bağlar geliştirdi.
Sawiris 2024’te Moniify adlı bir medya platformu kurarak Y kuşağı için bir tür para odaklı CNBC oluşturdu. Merkezi Dubai’deydi ve bu yılın başlarında Mısırlı’nın DJ’lik yaptığı gösterişli bir partiyle lansmanını yaptı.
Ancak sadece birkaç hafta sonra şirket battı, çalışanlar işlerini kaybetti ve gidecek hiçbir yerleri kalmadı.
Müslüman Kardeşler’in güçlü bir eleştirmeni olan ve Arap Baharı’nın ardından merkez sağ Özgür Mısırlılar Partisi’ni kuran Sawiris, Batı kapitalizminin ateşli bir savunucusu. İsrail ve ABD’yi de eleştirmiş ve Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong Un ile görüşmüş bir isim.
Sawiris bu yılın başlarında verdiği bir röportajda “İsrail Mısır için iyi şeyler istemiyor, ABD de öyle. Mısırlıların kendileri dışında kimse Mısır için iyi şeyler istemiyor.” demişti.
Marc Rowan
Bloomberg’e göre Wall Street’in en zengin finansçılarından biri olan Marc Rowan’ın tahmini serveti 10.2 milyar dolar.
63 yaşındaki Yahudi asıllı Amerikalı, CNN tarafından “kıyasıya, her ne pahasına olursa olsun kâr standartlarıyla ünlü bir sektör olan özel sermaye alanında bir dev” olarak tanımlanan Apollo Global Management’ın CEO’su.
Özel sermaye şirketleri, hedge fonlar ve risk sermayedarları ile birlikte, 24 trilyon dolardan fazla değere sahip bir pazar olan “özel sermayenin” karanlık dünyasını oluşturuyor.
Apollo, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri yatırımcıları adına önemli bir miktar da dahil olmak üzere 840 milyar dolar değerinde varlık yönetiyor. Rowan geçen yıl İsrail’de verdiği bir röportajda “Abu Dabi ve BAE Apollo’nun açık ara en büyük yatırımcıları” demişti.
İsrailli risk sermayedarı Michael Eisenberg tarafından gerçekleştirilen bu röportajda Rowan kendisini “İsrail’in ve ordusunun gururlu bir destekçisi” olarak tanımlamış, ülkeyi “sığınağımız” olarak adlandırmış ve “eşsiz ve özel bir yer ve biz seçilmiş insanlarız” demişti.
Hamas öncülüğünde 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırının gerçekleştiği gün “muhtemelen Abu Dabi’de olduğunu” söyledi. “Şimdi denklemi değiştirmek için bir fırsat var” diyen Rowan, saldırıdan sonra ne düşündüğüne atıfta bulunarak “ve denklem İran’dır” dedi.
Mayıs 2024’te İsrail’in Gazze’deki soykırımıyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Benim gördüğüm adil bir savaş. Ancak söylem üstünlüğünü kaybetmemiz bir çılgınlık.”
Rowan ve eşi Carolyn 2020’de Donald Trump’ın başkanlık kampanyasına 1 milyon dolar katkıda bulundu. 2024 yılında Trump’ın hazine bakanı olmak için mülakata girdi ve başkanın kendisinden etkilendiği söyleniyor.
Rowan, Pennsylvania Üniversitesi Wharton İşletme Okulu’nun yönetim kurulunda yer alıyor ve üniversitenin en büyük bağışçılarından biri.
2023’ün ikinci yarısında, Rowan’ın “tanınmış antisemitler ve nefret ve ırkçılık yayanlar” arasında saydığı Pink Floyd’dan Roger Waters’ın da katıldığı Palestine Writes adlı bir festivale ev sahipliği yapan üniversitenin rektörü ve başkanının görevden alınması için bir kampanya yürüttü.
7 Ekim 2023’ten sonra Rowan, üniversitenin İsrail’e yönelik saldırının neden olduğu acıyı kabul etmedeki başarısızlığı olarak algıladığı şeye öfkelendi.
Bir akademisyenin deyimiyle “sıkıntılı bir kurumun Cumhuriyetçiler tarafından düşmanca ele geçirilmesini” sağlayan Rowan, üniversite rektörü Liz Magill’in istifa etmesini sağlamayı başardı.
Filistin yanlısı protestolar ABD üniversite kampüslerine yayılırken Rowan bunları kınadı: “Bu antisemitizm değil. Bu anti-Amerikancılıktır.” dedi.
Sigrid Kaag
Bu listedeki en az tartışmalı isim olan Sigrid Kaag, 2023’ün sonlarından 2025’in ortalarına kadar BM’nin Gazze’deki kıdemli insani yardım ve yeniden yapılanma koordinatörü olarak görev yapan saygın bir Avrupalı teknokrat.
Kaag bundan önce Beyrut, Şam ve Kudüs’te BM yetkilisi olarak görev yapmış, ayrıca kendi ülkesi Hollanda’da bakanlık yapmıştı.
Liberal bir Hollanda partisine mensup olan Kaag, kısa süre önce verdiği bir röportajda, diğer diplomatlar ve insani yardım çalışanları gibi kendisinin de “Gazze’deki çatışmanın bu kadar uzun süreceğini hiç beklemediğini” söyledi.
Kaag, “Gazze, görsel olarak Ay’ı andıracak düzeyde tahrip edildi” dedi.
Kaag, Blair’in iş birlikçisi Kushner’i pek de memnun etmeyecek bir göndermeyle İsrail’in Gazze’deki soykırımından söz etti: “Hayat o kadar yaşanmaz hale geldi ki, aniden ‘Gazze’yi Riviera’ya çevirebiliriz’ ve insanlar sözde gönüllü olarak göç etmeli gibi öneriler duyuyorsunuz.”
Hollandalı siyasetçi Gazze’de yaşananların “kimsenin peşini bırakmayacağını” ve bunun “kolektif vicdanda bir leke olduğunu” söyledi.
Gazze’ye yardım götürürken yaptığı çalışmalardan söz ederken İsrail’in halkı “ağır bir travmaya uğrattığını ve insan onuruna dair her şeyden mahrum bıraktığını” ifade etti.
“Siyasi irade her şeydir. Gerisi teknik meseleler, ayarlanabilir” diyerek yardım dağıtımı konusuna değindi. Kaag, yardımların BM yerine GHF aracılığıyla ulaştırılmaya zorlanmasının “yardımın silah haline getirilmesi” anlamına geldiğini ve Hamas’ın daha önce de yardım aldığı yönündeki suçlamaların “kanıtlanmadığını” belirtmişti.